[easy-social-share buttons=”twitter,linkedin,whatsapp” counters=0 style=”button” point_type=”simple”]

Bir Var Olma Hali Özelliğimiz: Sezgi

22.11.2022 | Özge Soysal
gembaakademi.com

 

Bir Var Olma Hali Özelliğimiz: Sezgi

Sezgi, bazı felsefi akımlarda akıl yoluyla kavranamayacak gerçeklerin derin düşünme (tefekkür) yoluyla aranışı olarak değerlendiriliyor.

Genel olarak, gerçekliği dolaysız olarak içten ya da içeriden kavrayabilme, tanıyıp bilme yetisi.

Adım adım ilerleyen birtakım uğraklardan geçerek yol alan akıl yürütmenin tersine, bir şeyi doğrudan doğruya algılayıp kavrama; bilinçli bir düşünme ve yargıya varma süreci olmaksızın doğrudan, aracısız gerçekleşen anlama hatta bilme; hiçbir çıkarıma dayanmaksızın, dolaysız bir biçimde bilgiye ulaşma çevikliği, çabukluğu da diyebiliriz.

Bu tanım bana; 13 yaşındayken  Theosophical Society  tarafından “dünya öğretmeni” olarak seçilen Hint asıllı düşünür, konuşmacı ve yazar J.Krishnamurti’nin şu sözünü hatırlatıyor:

“Değerlendirme yapmadan gözlem yapmak yüksek zekâ göstergesidir.”

Ne kadar da manidar değil mi? 😉

Liderlik literatüründe sezginin değerine sıklıkla vurgu yapılmıştır.
Günlük kullanımda sezgi doğal bir beceri veya güç olarak kabul edilmektedir.

Sezgi hiçbir kanıt veya bulgu olmadan bir şeyi bilebilme durumu veya hissidir. Bu his kişiyi tam olarak neden olduğunu anlamadan belli bir yönde hareket etmeye yönlendirir. Bu arada böyle davranmakta konuyla ilgili tecrübenin etkisi de yadsınamaz elbette…
Zira burada elbette bir çıkarım yapılıyor ve muhakeme sonucunda karar veriliyor.

Sezgiler, insanın gelişigüzel duygusal tepkileri değildir. Sezgiler insanın genlerinden gelen, yaşadığı toplumdan ve kendi kişisel deneyimlerinden edindiği bilgilerin toplamı neticesinde zihinde oluşan, “el yordamı”, “göz kararı” ölçme, değerlendirme ve karar alma yöntemleridir.

Bu yetkinlik her insanda vardır. Ancak bir konuda uzun yıllar çalışmış bir uzmanın “göz kararı” ile ölçüp “el yordamı” ile yaptıkları çok değerlidir. Bu sezgiler bir cerrahta, bir ressamda, bir hukukçuda, bir aşçıda ve konusunun “ustası” olan herkeste fark yaratan paha biçilmez özelliklerdir.

İnsanın sezgileri, çoğu zaman güvenilir bir rehberdir. Sezgilerimiz biz farkında olmadan çevremizde olup biteni ölçüp biçer; bizi tehlikelere karşı uyarır ve en uygun biçimde hareket etmemizi sağlar.

Ama sezgilerin insanı yanılttığı durumlar da azımsanacak gibi değildir. Öyle durumlar vardır ki, akıl devreye girmezse, insan büyük hatalar yapabilir.

Sezgisel veya içgüdüsel bu hisle ilgili sık sık düşünürüz.

Sezgi çoğu kez rasyonel bir işlemden geçmese de elde edilen bilgiler doğru olabilir.

 

Sezgi kelimesinin İngilizce karşılıklarından biri olan “Intuition” kelimesi Latince kökenlidir. Bakmak, düşünmek anlamındadır ancak İngilizce’ye aslen teolojik bir terim olarak gelmiştir.

İçgörü, doğrudan veya hemen biliş veya hemen biliş veya ruhsal algıyı ifade ediyor.

Kurumsal yönetim uzmanı ve bilim adamı Herbert Simon, sezgiyi şöyle tanımlamıştır.

Ona göre sezgi, “Bilinçaltı kalıplarının fark edilmesi”dir, sihirle veya mistisizmle ilgisi olmayan bir şeydir.

Sezginin günlük ve kurumsal hayatımızdaki geçerliliği ve oynadığı rol ile ilgili anlaşmazlıklar devam etse de bu tanımlar, sezginin temas kurduğunu anlamak için farklı bir duyma ve dinleme ihtiyacına işaret ediyor.

Hızla gelişen dünyamızda kapsamlı bilgi toplamak için vakit yok. Sezgi bu noktada ortaya çıkan ya da kritik olan durumlara hızlı ve etkili bir şekilde tepki vermemize yardımcı olur.

İş dünyasında yönetici pozisyonunda olan kişiler tutarlı bilgilerle daha hızlı yanıt verebilmenin bir yolu olarak sezgiye ilgi duymaya başladılar.

Belki de “çok fazla incelemeden yapılan çıkarımlar ( thin slicing )”  olarak da ortaya çıkan sezginin, daha kesin olarak incelenip değerlendirilmesi ilerlemeye yardımcı olabilir.

Kurumsal dünyada Simon’ın önerdiği bilinçaltı kalıplarının fark edilmesi sağlanabilir.

İngilizcede “thin-slicing” olarak tanımlanan bu çıkarımlar bir davranışın kısa kesitleriyle veya kısa bir bakışla başkaları hakkında bir anlam çıkarma eylemini ifade eder.

 

Beş dakikadan daha kısa bir süre içerisinde bireyin kişilik, etki ve kişiler arası ilişkilerine dair fikir edinilebilir.

John Gottman ilişkiler üzerine odaklanan bir psikoloji profesörüdür.

Evlilik terapisi için kendisine gelen çiftler ile yaptığı görüşmeleri kayda alır ve çiftler arasındaki etkileşimi inceler. Daha sonra ince kesit (thin slicing) tekniğini kullanarak ilgili çiftler hakkında boşanma tahminleri yapar. 

Yıllar içerisinde o ve çalışma arkadaşları şunu keşfettiler: Eğer bir çiftin sadece 3 dakikalık konuşmalarına bakarlarsa, hangi çiftin boşanıp hangi çiftin terapiden olumlu sonuç alacağını etkileyici bir doğrulukla tahmin edebiliyorlardı.

Bir kişideki sezgisel kapasiteyi artırmak ile ilgili yapılan araştırmalara bakıldığında meditasyonun sezgisel gücü geliştirdiği ortaya çıkıyor. 

 

Şöyle ki;

İnsanlar 4 zihinsel durum içerisindelerdir;
Beta normal bilinç düzeyidir. Alfa rahatlamış bilinç ( farkındalık ) düzeyidir.
Theta meditatif bir trans halidir. Delta ise transandantal ( aşkın ) bir deneyim halidir.


İnsanlardaki bu dört beyin dalgası içerisinde; alfa öğrenmemize, ezberlememize, etkileşime girmemize, kendimizin ve diğerlerinin düşüncelerini ve duygularını anlamamıza yardımcı oluyor.
Beynin Alfa evresi meditasyonla da ilgilidir. Günlük meditasyon seansları Alfa durumunu kontrol etmemizi sağlar. Bu da sezgisel güçlerimizi kontrol eder.
( bknz. Melissa Carver and Leo Carver, “5 Ways to Develop Your Intuition” )

Bu noktada farkındalık pratikleri de bilişsel ego yerine mesajı dinlememize yardımcı olur.

Sezgi var olma halinin bir özelliği olmayı hak ediyor çünkü çağlar boyunca önemli anları ( bazen ölüm ve kalım anlarını ) ve yeni fırsatları algılamanın bir yolu olarak tanımlandı.

Var olmanın bir niteliği olarak sezgi, arzu edilen bilgiyi veri olmadan ortaya koyar. Mükemmeliyetçiliğin ve sorumluluğun bir ölçüsü olarak, hesap verebilirliği korumak adına ne zaman analitik kanıt gerektiğinin anlaşılması önemlidir.

Dolayısıyla söz konusu durum hakkındaki fazlaca deneyim ve ince kesit metodunun fark edilmesi bütünleştiğinde, farkındalık anına yardımcı olur. Bu durum oldukça etkin kararlar vermemize bile sebep olabilir.

Sezgi, Tanrı’nın bize ödünç verdiği bir ışıktır. * Maud Ankaoua –  Bugün Kalan Hayatımın İlk Günü

Ref. (Malcom Gladwell, Blink: The power of Thinking without Thinking syf.21-22 )