Bilimselliğimiz 2

17.07.2018 | Yrd.Doc.Dr. Ümit Ünver
gembaakademi.com

 

(Yazı Dizisi: 02)

Bilimsellikle ilgili bir önceki yazımızda bilimsel çalışmanın ne olduğu ve ne olmadığını tartışmıştık. Bu yazıda bilim tarihi ile ilgili bazı bilgileri paylaşacağım. Yalova Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisinde yayınlanan “Mühendislik Bilimleri için Bilimsel Makale Yazım Esasları”  makalemizin hazırlık aşamasında konu ile ilgili yüzlerce yerli ve yabancı yayın inceledik. Bu araştırmalar esnasında, bilimin nasıl sürdürülebilir vekendini sürekli geliştiren bir sistematik ile bugünkü durumuna geldiğini tespit ettik.

Bilginin bu günkü baş döndürücü seviyesine gelmesine vesile olan sürecin başlangıcı 1600 lü yılların ortalarına denk geliyor. Evet, Avrupa 1600 lü yılların ortalarında bilimsel çalışmaların yayınlanması gerektiğine karar veriyor ve kıtada içinde sadece bilimsel makalelerin yer aldığı bilimsel dergiler yayımlanmaya başlıyor. Bilimin bu şekilde yayınlanması, paylaşılması ve yayılması da Avrupa’nın bilim ve teknikte uzak ara ilerlemesini sağlıyor.

Yukarıda görselini paylaştığım dergi Phylosophical TransactionsDergisinin ilk sayısıdır. Dergi 1665 yılında yayınlanmaya başlamıştır. Diğer birçok konuda olduğu gibi,bilimsel yayın konusunda da son derece sistematik davranan Avrupa Bilim Camiası, zaman içerisinde bilimsel makaleler için bir yol, yöntem geliştirmiş ve bilimselmakalelerin belirli bir formata gelmesini sağlamıştır. Bu yöntemlerden bana göre en önemlisi “Hakemlik” müessesesidir. Bilimsel makale, yazar tarafından bilimsel derginin editörüne gönderilir. Editör de makaleyi, aynı konuda çalışmaları olan başka profesyonel bilim adamlarına gönderir. Hakemlik yapan bilim adamları, hiç bir art niyet olmadan, tamamen bilimsel ve iyi niyetlerle makaleyi i) inovasyon ii) bilimsel kalite iii) bilimsel yazım esaslarına uygunluk açılarından değerlendirilir. İncelemesini tamamlayan hakem, editöre bir rapor gönderir. Bu raporda, makale belirli bir kalitenin üzerindeyse yayınlanmasının uygun olduğu belirtilir. Yayının kalitesi düşükse, o takdirde hakem ya yayın kalitesini yükseltmek üzere önerilerde bulunur ya da makaleyi ret eder.

Bilimsel yayın proseslerinin tamamı, deneylerin yapılışından başlayarak editör kararına kadar bütün aşamalarda büyük bir ciddiyetle ele alınır ve yürütülür. Görüldüğü gibi bilimsel makale yazımı işi bir Pazar günü öğleden sonra oturmaktan sıkılan birinin akşama kadar halledebileceği basit bir işlem değildir. Hatta, ülkemiz dahil bütün Dünya’nın en önemli kabul ettiği Science Citation Index tarafından taranan herhangi bir dergide yayın yapmak, bir yıldan fazla süre, çaba ve uğraş gerektirmektedir.

Şimdi bu bilgiler ışığında tamamen tarafsız olarak bir öz değerlendirme yapalım. Avrupa’nın bilgi üretme konusunda bu kadar kapsamlı, kendi kendini geliştiren ve mükemmel bir sistem koyduğu 1600 lü yıllarda biz neyle uğraşıyorduk?

İlk Yazı İçin Tıklayınız.