Akışta Kalarak Başarılı Olmak

10.06.2020 | Özge Soysal
gembaakademi.com


 

Akışta Kalarak Başarılı Olmak

“Kendi içsel deneyimlerini kontrol etmeyi öğrenen bireyler, yaşamlarının kalitesini belirleyebileceklerdir.”

Prof. Dr. Mihaly Csikszentmihalyi

Hani “Kitabı yutar gibi okudum” deriz, bezen de şu işi yaparken günlerin nasıl geçtiğini anlamadım.” 

Konuşmaya kaptırıp esas önceliğimizi unutur, internette gezmeye dalıp zamanı unuturuz. 

İlham gelir. Kendimizden geçmişçesine yazarız.

Başımızı masadan kaldırıp dışarı bakarız ki hava kararmış akşam olmuş.

Bütün bu deneyimlerin ortak noktası: Fazlasıyla yoğunlaştığımız ve aynı zamanda yaptığımız işten
derin bir zevk aldığımız zamanlar olmalarıdır.

Eylem ve bilincin bütünleşmesi. Biz o işe bir nevi “akarız”. E tabi zaman da su gibi akar.

İşte bu hızlı ve yüksek performanslı durumu, akmak ya da akış kelimelerinin İngilizce karşılığı olan “flow” ile tanımlıyorlar.

Aslında pek çoğumuzun, üzerimizde zaman zaman hissettiği bu durumu, bir kavram yapan, hatta bunun üzerine kitap bile yazan Mihaly Csikszentmihalyi’ye göre akış,

“İnsanın dikkatini odakladığı bir etkinlikte kendini kaybetmesine neden olan bir yoğunlaşma.”

Batı dünyasının 1970’li yıllarda adını koyduğu bu durum, aslında hemen tüm dinlerde ve İkebana,
Kendo gibi Uzakdoğu etkinliklerinde tanımlı.

Batı’da da sporcular ve bilgisayar oyunu yaratıcılarının (! ) bu kavramla iş dünyasından önce tanıştığı
biliniyor.

Mesela İşinizi Bilgisayar Oyunu Gibi Tasarlayabilirsiniz

Kendinizi kaptırarak oynadığınız bir bilgisayar oyununu düşünün.

Özellikleri nelerdir?

√ Hedefi bellidir. Neye ulaşmak istediğinizi bilirsiniz.
√ Zorlayıcıdır. Hiçbir zaman çok kolay değildir. Sıkılmazsınız.
√ Ödüllüdür. Arada “bonus” lar verir. Hedefe giden yolda ara motivasyonlarınız vardır.
√ Affedicidir. Yanarsanız bir daha başlarsınız.
√ Odaklanırsınız. Aynı anda başka bir şeyle uğraşamazsınız.
√ Ya düşmanla ya da diğer oyuncuyla yarışırsınız. Kimse yoksa bilgisayarın kendisiyle. Rekabet vardır.
√ Eğlencelidir. Esprilidir.
√ Sürprizlidir. Kapıların ardından ne geleceğini bilemezsiniz.

İşte bu yüzden yazılımcılara “flow” dersi okutuluyormuş.

Kendi işimizi de, bize bağlı çalışanların işlerini de bu şekilde tasarlayabiliriz.

“Flow” ve Motivasyon

“Flow” araştırmacıları, kişinin ne yaparken ne hissettiği üzerine yoğunlaşıyorlar.

Doğal olarak, insanın girdiği akış modunun, önemli bir motivasyon sağladığını söylüyorlar.

Örneğin, bir satış elemanı çok istediği için bu mesleği seçebilir. Hedefler, komisyon, statü, gibi dışsal
motivasyon faktörleri de onu bir yere kadar motive eder. Ama hedefleriyle yetinmemesi, sınır
tanımaması akış durumuna geçmesiyle açıklanıyor.

Araştırmacılara göre, akış durumuna geçmemiz için o işten korkmamamız ya da sıkılmamamız
gerekiyor, yani becerilerimizin yetmediği ya da bize az gelen işlere akamıyoruz.

Bu yüzden kendi ekip çalışanlarımızı çok yakından takip etmemiz gerekiyor.

Altı ayda bir yapılan performans görüşmeleri ince ayar yapmaya yetmez.

Bu yüzden sık sık çalışanlarımızı iş yükleriyle birlikte değerlendirmemiz, işin dozunu ve çeşitliliğini ya artırmamız ya da azaltmamız gerekir ki, şu hassas “flow” modunda kalmaya devam etsinler.

Diğer taraftan kendi yöneticilerimiz de bizi yeterince tanımıyor, bizimle yeterince ilgilenmiyor olabilir.

İşten koptuğunuzu, yükten çok bunaldığınızı ya da boşluktan sıkıldığınızı hissediyor olabilirsiniz.

Kendi kendinize yeni hedefler veya zorluklar edinerek ya da bu yükleri azaltmaya gayret ederek akışı sürekli hale getirebilirsiniz.

Peki, neler akış durumunu destekler?

Kaliteli Yaşam Araştırmaları Enstitüsü Başkanı Csikszentmihalyi ve arkadaşları, bir işe akabilmemiz için gerekenleri sıralamışlar:

  • Açık ve net hedefler,
  • İşe konsantre olabilme,
  • Doğrudan ve yerinde geri bildirim,
  • Yetenek ile işin zorluğunun uyumlu olması,
  • Durumun kontrol altında olduğu düşüncesi,
  • İşi içinden gelerek istemek.

Meşhur Google, personelinin kendi istekleriyle “aktığı” ilgi alanlarını iş fikirlerine dönüştürüyor.

Şirketin web sitesindeki tanıtıma göre, Google mühendisleri zamanlarının %20’sinde istedikleri projelerle uğraşabiliyorlar. Bu özgürlük, Google News, Google Suggest, AdSense ve Orkut ürünlerinin bir proje planlaması gerektirmeden, kendiliğinden çıkmasını sağlamış.

Çoğunluğumuzun monoton veya başkaları tarafından verilen işlere sahip olduğumuzu düşünürsek, bu işlere akabilmek için kendi müdahalelerimizi yapmaktan başka çaremiz kalmıyor.

Kendi kendine verilen küçük hedefler, minik zaferlerin kutlanması işe yarar. Her işte keşfedilecek, öğrenilecek bir şeyler mümkün olmasa da, iş tanımı dışında çalışıp yenilikleri işe yansıtmak gerekiyor.

Csikszentmihalyi yaşam kalitemizi artırmak için önümüzde iki yol olduğunu söylüyor:

“Birincisi, çevremizi ve dış faktörleri kişisel hedeflerimize uygun hale getirmektir. Diğeri ise, dışardaki etkileri yorumlama biçimimizi, onlara bakış açımızı, hedeflerimize uyacak şekilde değiştirmektir.”

Ref.: Pozitif Yönetim – İdil TÜRKMENOĞLU

Motivasyon

Örneğin, bir satış elemanı çok istediği için bu mesleği seçebilir. Hedefler, komisyon, statü, gibi dışsal motivasyon faktörleri de onu bir yere kadar motive eder.